Şanlıurfa’da Hz. İbrahim’in ateşle sınandığı yerde sabrı öğrendik. Balıklıgöl’ün serinliğinde sadece suya değil, teslimiyete de baktık.
Mardin’de taşların dile geldiğini gördük. Camiler, kiliseler ve medreseler arasında sessizce yankılanan birlikte yaşama ahlakını hissettik.
Cizre’de ilmin ve aşkın izini sürdük. Mem u Zin’in hüzünlü hikâyesinde saf sevdayı bulduk.
Diyarbakır’da surların gölgesinde geçmişe yürüdük. Ulu Cami’nin taşlarında ilmi, direnişi ve vakarı okuduk.
Bu topraklar bize bir kez daha gösterdi ki İslam coğrafyası sadece bir harita değil; bir yaşam biçimi, bir diriliş çağrısı, bir ümmet hatırlatmasıdır.
Biz bu yolculukta sadece şehirleri değil, kendimizi de tanıdık. Gönüller kurduk, kardeşlikleri yeşerttik, unutulmuş duaları yeniden hatırladık.
Kamp, kurulan 3 istasyon ile birlikte ibadet, spor ve oyun etkinlikleri ile gerçekleştirildi.
İlim, tarih ve maneviyatla dolu anlamlı bir yolculuk daha gerçekleştirdik.
“Diyar Diyar İslam Coğrafyası” projemiz kapsamında, Güneydoğu Anadolu’nun tarih, medeniyet ve maneviyat kokan şehirlerini adım adım gezdik.